Yazar Hasan Akarsu'nun "Ateş Çiçekleri" adlı kitabı ile ilgili değerlendirmeleri


Yazar Alime Yalçın Mitap, Salihli doğumlu olup Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirir. Resim çalışmaları da bulunan yazar, 12 Eylül döneminde yaşadığı, gözlemlediği acıları, "Ateş Çiçekleri" adlı yapıtında yansıtır.  "Güneşe Yükselen" fidan gibi geleceğe umutla bakmak, yaşamın güçlüklerini yenmek için savaşım vermek her aydının önemli görevidir. Yazar, "Tabutluk'ta Bir İbrahim" adlı yazısında, 12 Eylül 1981'de Mamak Askeri Cezaevi'nde çektiği acıları yansıtırken, bir metre karelik tabutlukta yaşama tutunuşunu anlatır. Nöbetçi askerle hemşeri çıkar. İbrahim'in tutuklulara yardım etme isteğini dile getirir. Terhis olunca, Salihli'deki ailesine uğrayıp selam götürmesini ister. İbrahim terhis olup Salihli'ye uğradığında yazarla karşılaşır. Yazar ondan önce çıkıp ailesine kavuşmuştur. Bu anı, halkla asker arasındaki sıcak ilişkiyi yansıtması yönüyle ilgi çeker.Yazar, üniversite yıllarındaki arkadaş ilişkisini de başarıyla anlatır. 1973-1974'te üniversiteden arkadaşları olan Koral'ın 12 Eylül karanlığında yaşadığı zor günlerden sonra sayrılanıp ölmesi, yazarın onun sözlerini anımsatması önemlidir: "Yaşam bize çirkin yüzlerini gösterse de doğanın güzel çiçeklerini toplayıp masamızın üstüne koymasını biliriz" (s.23)."Bir ışık demeti" olan Aydın Erol'un bıraktığı izleri unutamaz yazar ile arkadaşları. 1987'de Almanya?da öldüğü duyulunca gerekli özveriyi gösterip anısını yaşatmayı başarırlar. Alime Yalçın, ozan Timuçin Özyürekli'nin şiirlerinde, 12 Eylül'ün güneş doğmayan günlerini nasıl dile getirdiğini anlatır, örnek dizeler sunar:"Kent ölüyor/ Her yer sis içinde/ soykırıma uğramış kargalar/ siyah lekeler halinde/ bir görünüp bir kayboluyorlar/ güneş kimbilir nerede" (s.38). Yazar, 78 Kuşağı'nın dik duruşunu, soygun düzeninde insanların gittikçe yoksullaştığını vurgular. "Gevraake" diye bağırarak simit satan çocuğun trafik kazasında öldüğünü gazetede okuyunca üzülür: "Hey çocuk, sen ne yaptın böyle! Bir beni bir de evrende sonsuza dek asılı kalacak çığlığını bırakıp gittin şimdi" (s.52). "Düş" yazısında, gördüğü düşün etkisini yansıtırken bir yerlere göndermede bulunduğu gerçektir. Bozova (Bornova mı), büyük bir kenttir, yazar da oranın kütüphanesinde görevlidir. Yeni belediye başkanı, kütüphaneyi, kitapları küçümser. Tüm renkleri, ışıkları söndüren karanlık bir adamdır. Yazar, bunun düş olduğunu anlayınca sevinir.  "Roman Kardeşlerimiz, Salihli'ye Hoş Geldiniz!" yazısında yazar, Romanlarla yaptığı söyleşiyi anlatır. Bildiğimiz gibi 05 Ocak 2010'da Selendi ilçesinde Romanlara saldırılır. Salihli'ye yerleşmek zorunda kalırlar. Yazar da arkadaşlarıyla 31 Ocak 2010'da onları ziyarete gider: "Salihli'de yeni evlerinde, yeni bir hayata başlayacak olan Roman kardeşlerimize sarılarak veda ettik. Dönüş yolunda faşizmi, ayrımcılığı, hoşgörüsüzlüğü, önyargılı yaklaşımları lanetlerken bu nefreti yaratan "karanlığı sorgulamak" gerektiğini bir kez daha düşünmeden edemedik" (s.72). Yazar Alime Yalçın Mitap, anı ve değini yazılarında, 12 Eylül karanlığını, haksızlığa karşı dik duruşları, baskıcı, ayrımcı yönetimleri, insan sevgisini, arkadaşlığın değerini vb başarıyla yansıtır." Hasan Akarsu